Aile Sistemi Açılımı Uygulayıcısı/Uygulayıcı Yetiştiricisi, Öğretim Görevlisi, Yazar...

Deniz Öztaş; TED Ankara Koleji, ODTÜ Makine ve ODTÜ İşletme Yüksek Lisansı ile 18 senelik eğitim hayatında öğrendiklerini 2006 sonrasında unutma sürecine girip, yeniden öğrenmeyi seçti, yeniden bir yolculuğa başladı. Bir nefeslik mola verilen durakta;

ETKİNLİK TAKVİMİ
Pts
Sal
Çar
Per
Cum
Cts
Paz
P
S
Ç
P
C
C
P
27
28
29
30
1
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
18
19
20
21
22
23
24
25
26
28
29
30
31
Deniz Öztaş ile Aile Sistemi Çalışması - İstanbul
02/12/2017    
16:00 - 20:00
Her Şey Aile ile İlgilidir! Aile ve Organizasyon Sistemi Çalışması Organizasyon ve aile sistemleri çalışmaları,  nesiller arasındaki ilişki ve bağlara dayalı uygulamalardır. Alman psikolog ve teolog Bert Hellinger [...]
Paranın Anatomisi Semineri - Antalya
Para ile ilişkiniz nasıl? Devamlı gelip gidiyor mu? Yoksa hiç gelmiyor mu? Fazlası rahatsız mı ediyor? Sizi hafif mi, ağır mı hissettiriyor? Geldiği gibi gidiyor [...]
Deniz Öztaş ile İlişkiler Semineri - Bursa
27/12/2017    
17:00 - 18:30
İlişkileriniz Nasıl? İlişkilerinizi nasıl tanımlıyorsunuz? Kendinizi yalnız mı hissediyorsunuz? Yoksa çevrenizde fazla kişi mi var? Hep aynı tipte insanları mı çekiyorsunuz? Ailenizde de benzer ilişkiler [...]
Events on 02/12/2017
Events on 17/12/2017
Events on 27/12/2017

To The Bone

Anoreksiya, kilo almaya karşı ağır korku yüzünden bilinçli olarak aşırı zayıf kalma çabaları ile belirlenen bir bozukluktur. Genellik 12-18 yaş arası gençlerde görünen bu rahatsızlık %95 oranında kadınlarda ortaya çıkıyor.

Bu hastalığın konu alındığı filmde terapist, anoreksik hastalara şöyle söyler:
“Derdiniz kilo almak değil, hissetmekten korktuğunuz duyguları uyuşturmak…”

Psikolojik veya fiziksel rahatsızların ardında duygu ve düşünceler var. Ancak bu duyguların kaynağı nedir? Bir çok gözleme göre anoreksiyaya sebep anne ile olan bağın erken yaşlarda kopmasıdır. Ancak daha da ötesi bakmak gerekir. Çünkü sigorta hasarlı diye elektriklerin gitmesinin sebebi sigorta değildir.

Neden her 20 vak’adan 19’u kadındır? Her bebek annesine bağımlı bir şekilde doğar. Çocuk olduğunda ise karşı cinse yönelirler. Erkek çocukları için bu annedir; kız çocukları için ise babadır. Bir çok aile sistemi çalışması da gösterir ki, anoreksiya çok büyük çoğunlukla babanın ruhen veya fiziken evde olmamasına bağlıdır. Baba neden yoktur? Muhtemelen baba da kendi ailesindeki bir kaderin kurbanıdır.

To The Bone isimli filmin kahramanı Ellen, uzun süren bir kilo almaya karşı aşırı hassasiyeti vardır. Ellen henüz çok küçükken annesi ve babası boşanmıştır. Annesi en iyi kız arkadaşı ile beraber olmuş, babası da evi terk etmiştir. Babası daha sonra yeniden evlenmiş ve bir kızı daha olmuştur. Ellen uzun süre annesinde yaşadıktan sonra, annesi onun rahatsızlığı ile baş edemediği için babasının yanına göndermiştir. Babasının yeni evliliğinden olan kız kardeşi ile arası iyi olan Ellen, babasını neredeyse hiç görmemektedir.

İşler kötüye gitmeye devam edince üvey annesi onu özel bir kliniğe yerleştirir. Burada 6-7 genç benzer durumlarını paylaşarak iyileşmek için mücadele verirler. Film boyunca babanın hiç yer almadığı bu durumda çocuğa en çok destek olacak kişi annedir. Anne de başlarda kızına yardım edememekten korkarken, onu kucağına alır ve bir bebeği besler gibi biberonla besler… Bu sahne belki de bir metafordur ancak annenin desteğini ve yaşam gücünü alan çocuk olanları babasıyla bırakma yetisine sahip olarak hayata geri dönebilir.

Sonuç olarak tüm bunlar bilinçli zihnimize saçma gelebilir. Ancak aileye ait olmak, hayatta kalmak demektir. Biz farkında olsak da olmasak derin bir şekilde aile sistemimize bağlıyızdır. Bu sadakat “onlar yerine ben öleyim” diyen bir dinamiğe kadar gidebilir. Oysa tüm bu geçmiş travmalardan özgürleşmek, geçmişle barışmak mümkün. Bunun için aile geçmişine bakmak ve anlayışımızı/bakış açımızı değiştirmek gerekir.

Yorumlar kapatılmış.