Başkaları İçin Endişeleniyor musunuz?
Ailenizde devamlı endişe eden, üzülen kimse var mıydı? Çocukken birilerini endişe ederken görürüz şöyle düşünürüz; “Eğer endişelerini çözersem, endişe etmeyi bırakırlar. Böylece onlar endişelenmez, ben de endişe etmek zorunda kalmam – fakat bunu nasıl yapacağım?”
Böylece onların endişelerini almaya başlarız, fakat bu işe yaramaz çünkü hem onların endişeleri sona ermez, hem belki de onlar da başkalarının endişelerini alıyordur.
Aile içinde bu şekilde büyüdüğümüzde, kendi hayatımızda bilinçsiz bir şekilde endişeli insanlar seçmeye başlar ve onların endişelerini almaya başlarız. Benzer bir sisteme sahip birisiyle evleniriz. Çünkü hiç bilmediğimiz bir seviyede
, onun endişelerini çözersek kendi endişelerimizin de biteceğini düşünürüz.
“Hala yorulmadın mı?” dendiğinde ise cevabımız: “Evet! Ancak ne yapacağımı bilmiyorum…” olabiliyor. Bazen tepkimiz ise sadece kızgınlık, endişe, üzüntü veya korku oluyor… Ne olursa olsun, bunlara sahip olan biriyle büyüdüğümüz zaman bu duyguları üzerinize çekiyorz, kahraman olduğumuz düşünerek… Oysa ki çözüm, bu kurtarma, yardım etme güdüsünün ardında olan dinamiği keşfetmektir. Onlar mı? Onlar ancak kendilerine yardım edebilirler. Kendi bilinçaltı güdülerimizi keşfettiğimiz gibi, onlar da kendi mevcut durumlarını anlamalıdır.
Endişe, öfke, korku (veya her neyse) tarafından işlev gören veya bu enerjiye sahip olan kişiler hakkında kendinizi sorumlu tutuyorsanız, olanı algılar algılamaz durumu değiştirmeye çalışıyorsanız, önce içinize dönmelisiniz.
Dış dünyamız, iç dünyamızın yansımasıdır.
Bizler, ailemizdeki en sorumlu kişi gözükebiliriz. Bu gizliden gizliye bizi mutlu ediyor olabilir. Önemli hissettirebilir. Çok sevgi dolu olduğumuzu düşündürtebilir. Bunlar çok tehlikeli yanıltıcılar haline gelmeden olanın ötesini algılayıp anlayışımızı geliştirebiliriz. Ancak o zaman diğer duygulardan bağımsızlaşmış olgun ve saf sevgi ortaya çıkar. Yapmaktan ziyade olmaya başlarız… Sistem dengeye gelir ve hayat akmaya başlar…
Thanks, great article.